Burada buluşacağız sanırım. "Kadıköy'de Boğa Heykeli diye kime sorsan gösterirler" demişti. Google haritalar olunca, sormama da gerek kalmadı. Elimle koymuş gibi buldum. Bulmasına buldum ama, erken mi geldim acaba?
Saat 12.52, evet biraz erken olmuş. Neyse, etrafa bakarken geçer 8 dakika. Ne çok yabancı var burada. Hoş, kimileri vatandaştır belki de. Heykelin dört bir yanında fotoğraf çektiriyor. Her biri, diğerinin fotoğrafında istenmeyen misafir olarak yer alıyor.
Acaba çok değişti mi? Tanıyabilecek miyiz birbirimizi? "Beni tanımak kolay, saçlarımı biraz dök, kilomu biraz arttır işte yeni ben". Ne güzel tarif etti kendisini. Hep böyle kısa ve net konuşurdu eskiden de. 20 senede ne kadar değişir acaba insan?
Kendi kendime düşünürken vakit ilerlemiş, dört dakika kalmış 13'e. Demek ki bu caddelerin birinden buraya doğru yürürken görebilirim kafamı sağa sola çevirsem. Hoş sadece sağa sola çevirmem yetmez, dört farklı yön var buraya doğru gelebileceği.
"İstanbul'u sevmediğini biliyorum, ama onca sene sonra, sadece bir kaç günlüğüne geldim. Seni göremeden gitmek istemiyorum. Hem sana da değişiklik olur, sıkılmışsındır o küçük kasabada" diye ikna etti beni.
Onun dışında kim ikna edebilirdi beni bu karmaşanın içine girmeye bilemiyorum.

Yorumlar
Yorum Gönder