Ana içeriğe atla

Kayıtlar

vapurda etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Vapurda 7/7

Sıra bu akşam her zamankinden daha yavaş ilerliyor. Neyse ki Oyku7.blogspot.com 'da gene sürükleyici bir öykü paylaşılmış. Tam ben diyecektim “bir kahve bir de çay al, adam hangisini isterse onu verirsin” diye, neyse ki akıl edebildi. Hocasına kalsaydık işimiz uzundu daha. Adam sanki duymuyor. Gözünü dikmiş kahvesini soğutan kadına.  Aman Allahım, bu nasıl bir dalga böyle durduk yere. Ne oldu, gemi mi geçti, ne acayip sarsıldık. Çaylar, kahveler yerlere saçıldı. Neyse ki daha sipariş bile verememiştim. Kadın savruldu, Hoca'nın üstüne düştü. Göz göze geldiler; nefesleri kesilmiş gibi. “Ergin?” Kadının sesi titrek, ama keskin çıkıverdi. “Hah… pardon,” dedi Hoca, kelime ağzında takıldı. Gözleri kadının bakışlarında kayboldu. Vapur tekrar düzeldi. Masalarda devrilen kahve ve çay hâlâ parıldıyor, köpükler yavaşça sönüyordu. Yolcular işlerine döndü; kısa kaos, küçük ama derin izler bıraktı. Kadıköy iskelesine yaklaşırken, Boğaz’ın serin rüzgârı ve akşam ışıkları her şeyi olduğ...

Vapurda 6/7

Vapur hafifçe sallanıyor, İstanbul’un ışıkları suya düşerken düşüncelerim kendi başına dolaşıyor. Hayat da öyle değil mi zaten? Bir plan yaparsın, saatini ayarlarsın, ama rüzgâr, dalga, bir anlık tesadüf her şeyi alt üst eder. Kimseyi suçlamamak lazım; sadece akışa bırakmak. Yanımda Kemal bir şeyler söylüyor, ama ben kendi sessizliğimdeyim. Gözlerim bir yöne kayıyor; tanıdık bir yüz mü, yoksa sadece geçmişin gölgesi mi, bilemiyorum. Zaman tuhaf bir şekilde yoğunlaşıyor, rüzgâr ve suyun uğultusu birer fon müziği gibi. “Plan yapmayı sevmem,” diye geçiriyorum içimden. “Plan yapsan da işler başka türlü gider, yapmasan da.” Belki de bazı şeylerin anlamı yoktur. Belki bazı bakışlar, sadece hissedilir, adı konmaz. Kemal tekrar soruyor: “Hocam, çay mı kahve mi?” Sesi uzaklaşıyor, ben hâlâ bakışların etkisindeyim. İçimde eski bir tanıdıklık hissi var, ama ne kadar güvenilir, bilmiyorum. Belki sadece geçmişin yankısı. Belki de hiçbir anlamı yok. Derin bir nefes alıyorum. Vapur, diğer yolcula...

Vapurda 5/7

  "Hocam çay mı kahve mi?" Tanıdığı birisi mi acaba? Dönüp bakması yakışıksız oldu bence. Okulun davetlisi olarak gelince birisinin ilgilenmesi gerek diye düşündü bölüm başkanı. Herkes yaz tatilinde, iş bana düştü. Oysa hiç sevmem böyle işleri.  "Çay, yok yok kahve" Garip, o kendinden emin tavırlarla konuşan Hoca gitmiş yerine ne içeceğini bilemeyen biri gelmiş.  "Siz bize bir çay bir de kahve verin. Artık Hocam hangisini isterse" Büfe çalışanları alışkın sanırım, bu kararsız müşterilere. Gene de adam sanki biraz gerildi.  "Şöyle geçelim mi Hocam, siparişler hazırlanırken." "Olur olur, ne diyorduk?" "Kaç yıl oldu Hocam İstanbul'a gelmeyeli? "20 yıl olmuştur. Arada memlekete giderken İstanbul'dan aktarma yaptım ama havaalanından çıkmadım. Onlar sayılmaz sanırım." Sohbet açmak da kolay olmuyor. Şimdi meraklı biri gibi sorsam seni şehirden uzak tutan neydi diye? Garip kaçar mı acaba? Anlatmak istiyor da benim sormamı...

Vapurda 4/7

"Bir sade Türk kahvesi var. Sodayı veriyorum ben." "Tamamdır, bir sade Türk kahvesi hazırlıyorum hemen." Sabahtan akşama çay doldur, kahve yap, tost at makineye... Dışardan bakanlar diyordur ne güzel, Boğaz'ın bir o yakasındasın bir bu yakasında. Kıtalar arasında seyahatle geçiyor ömrün. Gel bir de bana sor. İlk başladığımda hatırlıyorum, karaya indiğimde bile sallanırdı yer. Alışana kadar ne zorluklar çektim.  "Kahveniz hazır hanımefendi." "Bir çay bir de sade Türk kahvesi var." "Çayı koyuyorum hemen, kahve az sonra hazır." Kahveyi koydum ve seslendim ama kadın duymadı sanırım. Büyülenmiş gibi bakıyor adama. Tanıyor olmalı, böylesine dikkatli baktığına göre. Adam pek oralı gibi değil ama o da fark etti kadının bakışını.  "Kahveniz soğuyacak."

Vapurda 3/7

Bu akşam büfenin müşterisi çok değil. Oysa vapur her zamanki gibi kalabalık. İnsanlarda çaya kahveye verecek para bile kalmadı. Şu son zamdan sonra, çay - kahve de lüks tüketime girdi demek ki. Neyse müdavimlerimiz hiç boş bırakmıyor bizi.  Hep yorgun yüzüyle gelen şu kadın. Sıranın başında bu akşam. Aslında ne alacağını adım gibi biliyorum ama gene de sorayım. "Buyurun" " İyi akşamlar, Türk kahvesi ve sade soda alabilir miyim?" Her akşam aynı sipariş ama bu kez kahvenin nasıl olacağını söylemedi. Belki fikrini değiştirmiştir sormak lazım. "Kahve de sade mi olsun?" "Evet, lütfen. Kusura bakmayın, söylemeyi unuttum." Ne kadar kibar bir kadın. Böyle incelikler kalmadı artık. Keşke herkes sizin gibi kibar olsa diyeceğim ama yanlış anlar diye içime söylüyorum tüm bunları.  "Ne kusuru. Tutarı görünce kartınızı okutabilirsiniz." "Teşekkürler." "Bir sade Türk kahvesi var. Sodayı veriyorum ben." Sıran gelmiş sen dönüp kadına...

Vapurda 2/7

"Büyük beklentiler içerisine girmediğinizde, hayatın size verdikleriyle mutlu olmasını öğreniyor insan." "Çok edilgen bir yaklaşım değil mi ama Hocam?" "Hayatın karmaşıklığını çözmeye kalkışmak, planlar yapıp beklentiler içine girmek bana haddini aşmak gibi geliyor. Eğer söylediğimi edilgenlik olarak görüyorsan, yapacak bir şey yok. Yaşasın edilgenlik." "Lafa daldık vapuru kaçıracağız, haydi daha yürümemiz lazım iskeleye kadar." "Meydana karşı oturmayalı seneler oluyor. Bir sonrakine bineriz ya da vapur yerine motora binelim, hem daha yakın değil mi?" "Seçeneğim varsa vapur diyenlerdenim ben Hocam." "Peki Kemal, kırmayayım seni. Hesap bende ama." "Aman Hocam, onca sene sonra gelmişsiniz İstanbul'a. Hesabın lafı mı olur."  "Meydanın yeni düzenlemesi iyi olmuş. Eskiden keşmekeşti burası. Otobüsler, minibüsler, yürüyecek yol bulunmazdı." "Bence de iyi oldu böylesi. Trafik sıkışıyor, ama eski...

Vapurda 1/7

Her seferinde nefes nefese kalıyorum iskeleye geldiğimde. Oysa beş dakika erken çıkabilsem, her şey daha kolay olacak ama nerde...  "18.45'e binmeyiverirsin sen de", senin için demesi kolay elbet. Mendebur suratlı. Evin iki adım mesafede. Benim gibi önce vapur, sonra metro, ardından minibüs yap da göreyim.  Hafif bir esinti Boğaz'ın sularını dalgalandırıyor. Güneş tarihi yarımadanın üzerinde batmaya hazırlanırken, yılların hoyratlığına meydan okuyan İstanbul silüeti, tüm görkemiyle ters ışıkta ortaya çıkıyor. Vapur hafta içi akşamlarının alışılmış kalabalıklığı ile yola koyuluyor. Yaz aylarında öğrencilerin yerini turistler aldığı için vapurun toplam nüfusu pek değişmiyor.  Neyse, sade kahve ve sodamı alayım, sonra oturacak bir yer bulurum. Bu akşam sıra daha mı az yoksa ben mi alıştım. Siparişimi verirken Boğaz'ı ortalamış olurduk, oysa bugün iskeleden yeni ayrıldık.  "İyi akşamlar, Türk kahvesi ve sade soda alabilir miyim?" "Kahve de sade mi olsun...