Ana içeriğe atla

Kayıtlar

bu blogda ne bulacaksınız...

Blogda her pazar günü başlayacak ve yedi gün sürecek bir arkası yarın öykü dizisi yayınlanacak... Öykülere birbirine yakın yerlerde ya da konseptte çektiğim fotoğraflar eşlik edecek... Kimi birbiriyle ilişkili kimi bağımsız, ortak özellikleri birbirine yakın yerlerde yaşanmış olmaları. Her hafta PAZAR günü yeni seri... İlk öykü 31 Ağustos 2025 PAZAR günü başlıyor... Öyküler ve fotoğraflar aynı gün, oyku7.blogspot adresli Instagram sayfasında da yayınlanacak...
En son yayınlar

Trafik 4/7

Madem korkuyorsun, neden gelip her seferinde en önüne oturuyorsun. Aman kaptan, yaman kaptan. Kolay sanıyorlar İstanbul'da servis sürmeyi. Sabahın köründe başlıyoruz mesaiye. Önce hostes ablalarını alıyorum, sonra çocukları topluyorum. Onları okula yetiştirip, memura gidiyorum. Memurları iş yerine bırakınca kısa bir ara, şimdi de sizi götürüyorum. Tın tın gitsek şu kadın gibi, hangi birisi yetişir.  Şu taksi gibi de gitmemek lazım. Üstüne çıkacak kadının. Araya girsem, bir burnumu sokayım. "Ay kaptan dikkat. Çok kızdı valla taksici." "Şimdi bir şey söylerdim ama bayan var arabada ayıp olur." "Bayan değil, kadın."  

Trafik 3/7

Servisi de olmasa çekilecek dert değil. Vardiyalı çalışmak avantaj gibi görünür insanlara. Herkes işteyken sokaklarda keyfince gezdiğini düşünürler. Oysa insanlar evinde ailesiyle oturup televizyona bakarken sen vardiyada mesai doldurursun. Bayramları, yılbaşlarını hiç saymıyorum. "Aman kaptan" "Korkma ablacığım, kontrol bende." Eminim sendedir. Şu kadın nereye gidiyor acaba? Ne kadar sakin sakin kullanıyor arabasını. 

Trafik 2/7

"Haksız mıyım ama abi, baksana şu bayana. Her sinyal verene yol verirsen biter mi bu yol." Haklısın dememi istiyor. Hatta, elinin hamuruyla direksiyon tutarsan böyle olur işte desem, mest olacak. Karşı çıksam köprüye girmeden indirir mi beni. Taksicilerle olabildiğince az konuşmak en doğrusu. Duymamış gibi yapayım, her zamanki gibi. "Bana mı dedin evladım. Kulaklığımı unutmuşum pek anlamadım." "Bunlar da hep beni buluyor. Bak, iki araba girer araya. Hadi ama ablacığım, biraz daha yaklaş, bir şey olmaz. Telefon mu var şunun elinde. Korkuyorsan çıkma trafiğe." Sıkıştırma şu kadını. Kulaklığı unuttum dedim ama gözlerimde sorun yok. "Evladım, öndeki arabayı sıkıştırma, acelem yok. Sağ salim gidelim, Allah muhafaza bir kaza bela olmasın." "Olmaz olmaz Hacıbaba. Sen takma kafana. Duymuyor ama gözler maşallah kartal gibi."  

Trafik 1/7

Şansıma trafik yok, köprüye kadar "yoğun akıcı" geldik. Dur - kalk trafiği, izleme trafiği, yoğun akıcı... Hepsini bu şehre geldikten sonra öğrendim. İzleme trafiği deyimini radyoda duyduğumda ne olduğunu anlamamıştım. Ters yöndeki kazayı izlemek için yavaşlayanların sebep olduğu trafik olduğunu, yağmurlu bir gün öğrendim.  Peki, haydi geç. Sinyalini vermiş, şeride yanaşmış. Belli ki geçmek istiyor. Buyursun geçsin. Bak şimdi, korna çalıyor arkadaki. Sanki sen hiç şerit değiştirmiyorsun. Neyse Elif, sakinliği korumakta yarar var. Sonra akşam haberlerinde izlersin kendini. 

Hisar 7/7

Zor da olsa çıktım. Haldun'a söylemiyorum ama sonun yaklaştığını hissediyorum. Onca sene birlikte geçtikten sonra tek başına ne yapacak? Kendimden çok onu düşünmem saçma geliyor arkadaşlarıma. Çocuklar uzakta, arada gider yanlarında kalır, erkek adam sığamaz da evlere. Cenaze, vasiyet, tören tüm bunlar için yapılacaklar listesi hazırladım. Şaşırıp kalır, biliyorum. Keşke böyle yalnız bırakıp gidiyor olmasaydım. "Yoruldun mu?" "Yok yok, iyiyim." "Haydi tut elimden."

Hisar 6/7

Hep önünden geçiyorum ama bir gün olsun çıkmadım şu Hisar'a. Acaba kaç paradır girişi? Ne var içeride merak ediyorum. Bir paket sigara olmuş 100 lira. Şu mereti iki gün içmesem bilet parasını biriktirebilirim herhalde. Her zam geldiğinde söz veriyorum kendime, bu kez bırakacağım diye. Sonra, şu hayatta tek keyfim bu diye düşünüp vazgeçiyorum. Keyif, lafın gelişi. Zehir çekiyoruz içimize. Akıllı adam işi değil. Bağımlıyız.  Usta da bırakamıyor. Geçen hafta birbirimize söz verdik. Bırakacağız bu zıkkımı diye. Üç gün sonra, dükkanın önünde gizli gizli içerken gördüm. Yuh olsun sana dedim, üç gün dayanabildin. Sanki sen içmiyor musun demez mi. Fark etmiyor sanmıştım. İki gün içmeyeyim de bilet parasını biriktireyim. Haftaya işe gitmeden geleyim Hisar'a.  

Hisar 5/7

"Zamanında bu Göksu'da kayıklarla gezerlermiş." "Eski romanlarda geçiyordu galiba." "Huzur'da Mümtaz ve Nuran'ın Göksu gezintisi geldi benim aklıma." "Tanpınar'ın romanıydı değil mi?" "Doğru hatırlıyorsun. Hafızan etkilenmedi ne güzel." "Her şeyi hatırlayamıyorum ama gerekli olanlar silinmedi. Öğretmenevi değil mi o uçta görünen?" "Öyle olmalı." "Yemeğimizi orada mı yesek?" "Neden olmasın."