Ana içeriğe atla

Vapurda 1/7

Her seferinde nefes nefese kalıyorum iskeleye geldiğimde. Oysa beş dakika erken çıkabilsem, her şey daha kolay olacak ama nerde... 

"18.45'e binmeyiverirsin sen de", senin için demesi kolay elbet. Mendebur suratlı. Evin iki adım mesafede. Benim gibi önce vapur, sonra metro, ardından minibüs yap da göreyim. 

Hafif bir esinti Boğaz'ın sularını dalgalandırıyor. Güneş tarihi yarımadanın üzerinde batmaya hazırlanırken, yılların hoyratlığına meydan okuyan İstanbul silüeti, tüm görkemiyle ters ışıkta ortaya çıkıyor. Vapur hafta içi akşamlarının alışılmış kalabalıklığı ile yola koyuluyor. Yaz aylarında öğrencilerin yerini turistler aldığı için vapurun toplam nüfusu pek değişmiyor. 

Neyse, sade kahve ve sodamı alayım, sonra oturacak bir yer bulurum. Bu akşam sıra daha mı az yoksa ben mi alıştım. Siparişimi verirken Boğaz'ı ortalamış olurduk, oysa bugün iskeleden yeni ayrıldık. 

"İyi akşamlar, Türk kahvesi ve sade soda alabilir miyim?"

"Kahve de sade mi olsun?"

"Evet, lütfen. Kusura bakmayın, söylemeyi unuttum."

"Ne kusuru. Tutarı görünce kartınızı okutabilirsiniz."

"Teşekkürler."

Kahvemi almak için büfenin yanında beklemeye başlıyorum. Hem etrafı izliyor hem de oturacak bir yer arıyorum. İki sıra arkamdaki adamın tipi tanıdık geliyor. Saçı daha fazla olsa, gözündeki gözlüğü çıkartsam... O olabilir mi? Bunca sene sonra, burada, aynı gemide?

Yirmi sene önce gene Beşiktaş - Kadıköy vapurunda tanıştığım ve deli dolu bir yaz yaşadığım Ergin, bir kez daha bu vapurda mı? 

"Kahveniz hazır hanımefendi."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bu blogda ne bulacaksınız...

Blogda her pazar günü başlayacak ve yedi gün sürecek bir arkası yarın öykü dizisi yayınlanacak... Öykülere birbirine yakın yerlerde ya da konseptte çektiğim fotoğraflar eşlik edecek... Kimi birbiriyle ilişkili kimi bağımsız, ortak özellikleri birbirine yakın yerlerde yaşanmış olmaları. Her hafta PAZAR günü yeni seri... İlk öykü 31 Ağustos 2025 PAZAR günü başlıyor... Öyküler ve fotoğraflar aynı gün, oyku7.blogspot adresli Instagram sayfasında da yayınlanacak...

Vapurda 2/7

"Büyük beklentiler içerisine girmediğinizde, hayatın size verdikleriyle mutlu olmasını öğreniyor insan." "Çok edilgen bir yaklaşım değil mi ama Hocam?" "Hayatın karmaşıklığını çözmeye kalkışmak, planlar yapıp beklentiler içine girmek bana haddini aşmak gibi geliyor. Eğer söylediğimi edilgenlik olarak görüyorsan, yapacak bir şey yok. Yaşasın edilgenlik." "Lafa daldık vapuru kaçıracağız, haydi daha yürümemiz lazım iskeleye kadar." "Meydana karşı oturmayalı seneler oluyor. Bir sonrakine bineriz ya da vapur yerine motora binelim, hem daha yakın değil mi?" "Seçeneğim varsa vapur diyenlerdenim ben Hocam." "Peki Kemal, kırmayayım seni. Hesap bende ama." "Aman Hocam, onca sene sonra gelmişsiniz İstanbul'a. Hesabın lafı mı olur."  "Meydanın yeni düzenlemesi iyi olmuş. Eskiden keşmekeşti burası. Otobüsler, minibüsler, yürüyecek yol bulunmazdı." "Bence de iyi oldu böylesi. Trafik sıkışıyor, ama eski...

Dönüş 5/7

Geçinmenin böylesi zorlu olduğu zamanda bile adamdaki duyarlılık ayakta tutuyor ülkeyi demek ki. Gerçi böylesi insanların sayısı azalıyor. Yeni nesilde yok bu anlayış. Yaşlanıyorsun Ergin Hocam. Nedir bu yeni nesil düşmanlığı. Bak, etrafın cıvıl cıvıl genç dolu. Senelerdir onlarla iç içesin. Üniversitedeki öğrencilerin artık yarı yaşından küçük. Sen üniversitede okurken onlar doğmamıştı bile. Kemal'i aramayı unuttum. Bir hoşcakal demek lazım. O kadar ilgilendi çocuk. "Alo Kemal Hocam." "Ergin Hocam, merhaba. Ben de diyordum konferans bitti Ergin Hocam kayboldu diye. Rahatsız etmek istemediğim için aramamıştım. Özlemişsinizdir İstanbul'u." "Özlemişim doğru, arkadaş eş dost da beni özlemiş. Her günüm dolu geçti, sizinle de bir akşam oturmak kısmet olmadı." "Dönüşünüz yarındı değil mi Hocam. Bu akşam oturalım size de uyarsa?" "Bu akşam, bu akşamla başlayınca cümleye aklıma Zeki Müren geldi." "O zaman dolaşalım bütün meyhaneler...