Ana içeriğe atla

Vapurda 3/7

Bu akşam büfenin müşterisi çok değil. Oysa vapur her zamanki gibi kalabalık. İnsanlarda çaya kahveye verecek para bile kalmadı. Şu son zamdan sonra, çay - kahve de lüks tüketime girdi demek ki. Neyse müdavimlerimiz hiç boş bırakmıyor bizi. 

Hep yorgun yüzüyle gelen şu kadın. Sıranın başında bu akşam. Aslında ne alacağını adım gibi biliyorum ama gene de sorayım.

"Buyurun"

"İyi akşamlar, Türk kahvesi ve sade soda alabilir miyim?"

Her akşam aynı sipariş ama bu kez kahvenin nasıl olacağını söylemedi. Belki fikrini değiştirmiştir sormak lazım.

"Kahve de sade mi olsun?"

"Evet, lütfen. Kusura bakmayın, söylemeyi unuttum."

Ne kadar kibar bir kadın. Böyle incelikler kalmadı artık. Keşke herkes sizin gibi kibar olsa diyeceğim ama yanlış anlar diye içime söylüyorum tüm bunları. 

"Ne kusuru. Tutarı görünce kartınızı okutabilirsiniz."

"Teşekkürler."

"Bir sade Türk kahvesi var. Sodayı veriyorum ben."

Sıran gelmiş sen dönüp kadına bakıyorsun, ayıp ayıp. 

"Buyurun efendim siz ne alırsınız?"

"Hocam kahve mi çay mı"

Sana diyor kardeşim. Kadına bakacağına karar ver, çay mı kahve mi?

"Çay, yok yok kahve."

Adamın feleği şaştı. Çay, kahve birbirine karıştı.

"Siz bize bir çay bir de kahve verin. Artık Hocam hangisini isterse."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bu blogda ne bulacaksınız...

Blogda her pazar günü başlayacak ve yedi gün sürecek bir arkası yarın öykü dizisi yayınlanacak... Öykülere birbirine yakın yerlerde ya da konseptte çektiğim fotoğraflar eşlik edecek... Kimi birbiriyle ilişkili kimi bağımsız, ortak özellikleri birbirine yakın yerlerde yaşanmış olmaları. Her hafta PAZAR günü yeni seri... İlk öykü 31 Ağustos 2025 PAZAR günü başlıyor... Öyküler ve fotoğraflar aynı gün, oyku7.blogspot adresli Instagram sayfasında da yayınlanacak...

Vapurda 2/7

"Büyük beklentiler içerisine girmediğinizde, hayatın size verdikleriyle mutlu olmasını öğreniyor insan." "Çok edilgen bir yaklaşım değil mi ama Hocam?" "Hayatın karmaşıklığını çözmeye kalkışmak, planlar yapıp beklentiler içine girmek bana haddini aşmak gibi geliyor. Eğer söylediğimi edilgenlik olarak görüyorsan, yapacak bir şey yok. Yaşasın edilgenlik." "Lafa daldık vapuru kaçıracağız, haydi daha yürümemiz lazım iskeleye kadar." "Meydana karşı oturmayalı seneler oluyor. Bir sonrakine bineriz ya da vapur yerine motora binelim, hem daha yakın değil mi?" "Seçeneğim varsa vapur diyenlerdenim ben Hocam." "Peki Kemal, kırmayayım seni. Hesap bende ama." "Aman Hocam, onca sene sonra gelmişsiniz İstanbul'a. Hesabın lafı mı olur."  "Meydanın yeni düzenlemesi iyi olmuş. Eskiden keşmekeşti burası. Otobüsler, minibüsler, yürüyecek yol bulunmazdı." "Bence de iyi oldu böylesi. Trafik sıkışıyor, ama eski...

Dönüş 5/7

Geçinmenin böylesi zorlu olduğu zamanda bile adamdaki duyarlılık ayakta tutuyor ülkeyi demek ki. Gerçi böylesi insanların sayısı azalıyor. Yeni nesilde yok bu anlayış. Yaşlanıyorsun Ergin Hocam. Nedir bu yeni nesil düşmanlığı. Bak, etrafın cıvıl cıvıl genç dolu. Senelerdir onlarla iç içesin. Üniversitedeki öğrencilerin artık yarı yaşından küçük. Sen üniversitede okurken onlar doğmamıştı bile. Kemal'i aramayı unuttum. Bir hoşcakal demek lazım. O kadar ilgilendi çocuk. "Alo Kemal Hocam." "Ergin Hocam, merhaba. Ben de diyordum konferans bitti Ergin Hocam kayboldu diye. Rahatsız etmek istemediğim için aramamıştım. Özlemişsinizdir İstanbul'u." "Özlemişim doğru, arkadaş eş dost da beni özlemiş. Her günüm dolu geçti, sizinle de bir akşam oturmak kısmet olmadı." "Dönüşünüz yarındı değil mi Hocam. Bu akşam oturalım size de uyarsa?" "Bu akşam, bu akşamla başlayınca cümleye aklıma Zeki Müren geldi." "O zaman dolaşalım bütün meyhaneler...