Sıra bu akşam her zamankinden daha yavaş ilerliyor. Neyse ki Oyku7.blogspot.com 'da gene sürükleyici bir öykü paylaşılmış. Tam ben diyecektim “bir kahve bir de çay al, adam hangisini isterse onu verirsin” diye, neyse ki akıl edebildi. Hocasına kalsaydık işimiz uzundu daha. Adam sanki duymuyor. Gözünü dikmiş kahvesini soğutan kadına. Aman Allahım, bu nasıl bir dalga böyle durduk yere. Ne oldu, gemi mi geçti, ne acayip sarsıldık. Çaylar, kahveler yerlere saçıldı. Neyse ki daha sipariş bile verememiştim. Kadın savruldu, Hoca'nın üstüne düştü. Göz göze geldiler; nefesleri kesilmiş gibi. “Ergin?” Kadının sesi titrek, ama keskin çıkıverdi. “Hah… pardon,” dedi Hoca, kelime ağzında takıldı. Gözleri kadının bakışlarında kayboldu. Vapur tekrar düzeldi. Masalarda devrilen kahve ve çay hâlâ parıldıyor, köpükler yavaşça sönüyordu. Yolcular işlerine döndü; kısa kaos, küçük ama derin izler bıraktı. Kadıköy iskelesine yaklaşırken, Boğaz’ın serin rüzgârı ve akşam ışıkları her şeyi olduğ...