Ana içeriğe atla

Caddebostan 5/7

"Herkes çay mı içiyor?"

"Benimki açık olursa Mehmet, bu ara tansiyonum dengesiz. İsmet tembihledi, çayı açık iç diye."

"Selim seninki de açık olsun mu?"

"Yok, ama yanına limon koyarlarsa iyi olur."

"Elif Hanım siz nasıl istersiniz?"

"Ben geleyim size yardım edeyim. Tek tepsiye sığmaz onlar."

"Zahmet etmeseydiniz. Kasadaki çocuklar yardım ediyor."

"Ne zahmeti canım."

"Vildan nerede kaldı? Bir arasak mı Hülya?"

"Gelir, gelir. Yer yakın diye geç çıkmıştır."

Geçen haftadan sonra nasıl bakacağım yüzüne. Dediğimi duydu mu duymadı mı bilememek ne zor şeymiş. Düşme diye gireyim koluna dedim, belki öyle anlar, hoş neyi anlayacak. Ne düşünceli bir arkadaşsın deyince, gene bilemedim. 

Elif, elif gibi ince uzun. Parmağında yüzük yok, kedilerimle yaşıyorum dedi. Belki öldü kocası, belki boşandılar. 

"Kedi dışında çocuğunuz var mı Elif Hanım?"

"Yok, hiç evlenmedim ben."

"Çok şaşırdım."

"Neden?"

"Ben de tam onu düşünüyordum. Neden öyle dedim acaba. Okul bitip işe girince yapılması gerekenler listesindeki ilk madde diye baktık ya hep. Öyle bakmayan birisiyle karşılaşınca."

"Bir kez çok yaklaştım evliliğe ama kısmet değilmiş diyelim."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bu blogda ne bulacaksınız...

Blogda her pazar günü başlayacak ve yedi gün sürecek bir arkası yarın öykü dizisi yayınlanacak... Öykülere birbirine yakın yerlerde ya da konseptte çektiğim fotoğraflar eşlik edecek... Kimi birbiriyle ilişkili kimi bağımsız, ortak özellikleri birbirine yakın yerlerde yaşanmış olmaları. Her hafta PAZAR günü yeni seri... İlk öykü 31 Ağustos 2025 PAZAR günü başlıyor... Öyküler ve fotoğraflar aynı gün, oyku7.blogspot adresli Instagram sayfasında da yayınlanacak...

Vapurda 2/7

"Büyük beklentiler içerisine girmediğinizde, hayatın size verdikleriyle mutlu olmasını öğreniyor insan." "Çok edilgen bir yaklaşım değil mi ama Hocam?" "Hayatın karmaşıklığını çözmeye kalkışmak, planlar yapıp beklentiler içine girmek bana haddini aşmak gibi geliyor. Eğer söylediğimi edilgenlik olarak görüyorsan, yapacak bir şey yok. Yaşasın edilgenlik." "Lafa daldık vapuru kaçıracağız, haydi daha yürümemiz lazım iskeleye kadar." "Meydana karşı oturmayalı seneler oluyor. Bir sonrakine bineriz ya da vapur yerine motora binelim, hem daha yakın değil mi?" "Seçeneğim varsa vapur diyenlerdenim ben Hocam." "Peki Kemal, kırmayayım seni. Hesap bende ama." "Aman Hocam, onca sene sonra gelmişsiniz İstanbul'a. Hesabın lafı mı olur."  "Meydanın yeni düzenlemesi iyi olmuş. Eskiden keşmekeşti burası. Otobüsler, minibüsler, yürüyecek yol bulunmazdı." "Bence de iyi oldu böylesi. Trafik sıkışıyor, ama eski...

Dönüş 5/7

Geçinmenin böylesi zorlu olduğu zamanda bile adamdaki duyarlılık ayakta tutuyor ülkeyi demek ki. Gerçi böylesi insanların sayısı azalıyor. Yeni nesilde yok bu anlayış. Yaşlanıyorsun Ergin Hocam. Nedir bu yeni nesil düşmanlığı. Bak, etrafın cıvıl cıvıl genç dolu. Senelerdir onlarla iç içesin. Üniversitedeki öğrencilerin artık yarı yaşından küçük. Sen üniversitede okurken onlar doğmamıştı bile. Kemal'i aramayı unuttum. Bir hoşcakal demek lazım. O kadar ilgilendi çocuk. "Alo Kemal Hocam." "Ergin Hocam, merhaba. Ben de diyordum konferans bitti Ergin Hocam kayboldu diye. Rahatsız etmek istemediğim için aramamıştım. Özlemişsinizdir İstanbul'u." "Özlemişim doğru, arkadaş eş dost da beni özlemiş. Her günüm dolu geçti, sizinle de bir akşam oturmak kısmet olmadı." "Dönüşünüz yarındı değil mi Hocam. Bu akşam oturalım size de uyarsa?" "Bu akşam, bu akşamla başlayınca cümleye aklıma Zeki Müren geldi." "O zaman dolaşalım bütün meyhaneler...