"Geçenlerde Kadıköy'de yürüyorum adamın birinin bir gence Boğa Heykeli nerede diye sorduğunu duydum. Heykelin iki sokak altında bu soruyu sorunca şüphelendim. Baktım çocuk da şaşırdı. Neyse, çocuk heykelin yerini tarif etti, ben de dedim Elif, işte sana bir fırsat belki de tanışmak için. Ne kaybedeceksin ki, birlikte yürümeyi önerdim."
"Hiç senlik bir davranış değil."
"Ben de kendime şaşırdım zaten. Dediğin gibi Hülyacığım, hiç benlik değil. Adam akademisyenmiş. 20 senedir İstanbul'a gelmemiş. Yurtdışında yaşıyormuş. Ergin bilmem ne. Engin değil Ergin. Adı değişik diye aklımda kalmış ama soyadını unuttum."
"E, sonra. Heykele geldik iki adımda. El sıkıştık ayrıldık."
"İşte tam senlik bir davranış. Madem tanıştın, şehri unutmuş bir adam. Deseydin isterseniz rehberlik edeyim size diye."
"Bilmem, hiç aklıma gelmedi. O da bir şey demeyince, böyle bir anı olarak kaldı."
"Vildan, gel buradayız."
"Geldim geldim. Herkese merhaba. Kusuruma bakmayın lütfen. Yerim yakın diye geç çıktım, geç çıkınca da geç kaldım.

Yorumlar
Yorum Gönder