Ana içeriğe atla

Caddebostan 7/7

"Biz ilk çaylarımızı içtik. Sen ne istersin? Sıraya gireyim, vakit öğlen olunca kalabalıklaştı burası."

"Sen zahmet etme Mehmet. Ben bir şeyler yiyeyim diyorum. Herkes ne isterse ben alayım."

"Dur ben de seninle geleyim o zaman."

Kalabalıkta başbaşa kalmamız, anca o sırada beklerken olacak. Bu durumu netleştirmezsem içim rahat etmeyecek. Neyse ne, böyle belirsiz kalmasından iyidir. 

"Benim de içim kazındı. Neler var ben de bakayım."

Hayda, sen de nereden çıktın şimdi. Bir dur iki dakika. 

"Elif Hanım menüden seçin siz, boş yere zahmet etmeyin."

"Menüden anlaşılmıyor, hem fazla oturmak iyi gelmiyor bana. Harekete alışmışım."

"Belli oluyor fiziğinizden. Sırrınızı söyleyin de biz de şu fazlalıklardan kurtulalım."

"Sır yok Vildan Hanımcığım. Az ye, çok hareket et. Hem ne fazlalığı, siz de iyisiniz."

"Kıyafet seçimi önemli işte, hep söylerim eritemiyorsan saklamayı öğren."

"Özlü bir sözmüş, eritemiyorsan saklamayı öğren. İlahi Vildan Hanım"

Yapacak bir şey yok. Pes ediyorum.

"Hanımlar o zaman bana da bir sade kahve alabilir misiniz?"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bu blogda ne bulacaksınız...

Blogda her pazar günü başlayacak ve yedi gün sürecek bir arkası yarın öykü dizisi yayınlanacak... Öykülere birbirine yakın yerlerde ya da konseptte çektiğim fotoğraflar eşlik edecek... Kimi birbiriyle ilişkili kimi bağımsız, ortak özellikleri birbirine yakın yerlerde yaşanmış olmaları. Her hafta PAZAR günü yeni seri... İlk öykü 31 Ağustos 2025 PAZAR günü başlıyor... Öyküler ve fotoğraflar aynı gün, oyku7.blogspot adresli Instagram sayfasında da yayınlanacak...

Vapurda 2/7

"Büyük beklentiler içerisine girmediğinizde, hayatın size verdikleriyle mutlu olmasını öğreniyor insan." "Çok edilgen bir yaklaşım değil mi ama Hocam?" "Hayatın karmaşıklığını çözmeye kalkışmak, planlar yapıp beklentiler içine girmek bana haddini aşmak gibi geliyor. Eğer söylediğimi edilgenlik olarak görüyorsan, yapacak bir şey yok. Yaşasın edilgenlik." "Lafa daldık vapuru kaçıracağız, haydi daha yürümemiz lazım iskeleye kadar." "Meydana karşı oturmayalı seneler oluyor. Bir sonrakine bineriz ya da vapur yerine motora binelim, hem daha yakın değil mi?" "Seçeneğim varsa vapur diyenlerdenim ben Hocam." "Peki Kemal, kırmayayım seni. Hesap bende ama." "Aman Hocam, onca sene sonra gelmişsiniz İstanbul'a. Hesabın lafı mı olur."  "Meydanın yeni düzenlemesi iyi olmuş. Eskiden keşmekeşti burası. Otobüsler, minibüsler, yürüyecek yol bulunmazdı." "Bence de iyi oldu böylesi. Trafik sıkışıyor, ama eski...

Dönüş 5/7

Geçinmenin böylesi zorlu olduğu zamanda bile adamdaki duyarlılık ayakta tutuyor ülkeyi demek ki. Gerçi böylesi insanların sayısı azalıyor. Yeni nesilde yok bu anlayış. Yaşlanıyorsun Ergin Hocam. Nedir bu yeni nesil düşmanlığı. Bak, etrafın cıvıl cıvıl genç dolu. Senelerdir onlarla iç içesin. Üniversitedeki öğrencilerin artık yarı yaşından küçük. Sen üniversitede okurken onlar doğmamıştı bile. Kemal'i aramayı unuttum. Bir hoşcakal demek lazım. O kadar ilgilendi çocuk. "Alo Kemal Hocam." "Ergin Hocam, merhaba. Ben de diyordum konferans bitti Ergin Hocam kayboldu diye. Rahatsız etmek istemediğim için aramamıştım. Özlemişsinizdir İstanbul'u." "Özlemişim doğru, arkadaş eş dost da beni özlemiş. Her günüm dolu geçti, sizinle de bir akşam oturmak kısmet olmadı." "Dönüşünüz yarındı değil mi Hocam. Bu akşam oturalım size de uyarsa?" "Bu akşam, bu akşamla başlayınca cümleye aklıma Zeki Müren geldi." "O zaman dolaşalım bütün meyhaneler...